26 Nisan 2011 Salı

Yeni Asya'da Aziz Nesin Mantığı

Devlet Bahçeli'nin son günlerdeki sözlerini ve Başbakan'ın buna cevabını kastederek, 24 Nisan 2011 tarihli gazetede yayımlanan karikatürde, toplumun yaklaşık % 60'ı işe yaramaz, "kuru gürültücü kalabalık" olarak gösteriliyor (karikatür bu yazının sonuna eklenmiştir). Buna karşılık kastettiği "birkaç demokrat" ise, Türkiye'yi inşa ediyormuş. Türkiye'yi yaklaşık 10 yıldır AK Parti yönetiyor. Bu süre zarfında onlar ve onlara oy verenler hiçbir iş yapmayan kuru kalabalıklarmış anlaşılan. Bu arada, "birkaç demokrat" diye kastettiği ergenekon üstadları Demirel, Cindoruk vb ile bunların peşinden gitmekte ısrar eden müritlerinin Türkiye'yi inşa edecek nasıl bir icraatları oldu acaba? Benim hatırladığım tek şey, ergenekonculara gizli-açık destek vermeleridir. Bu hizmetleriyle! mi Türkiye'yi inşa ediyorlar?

Öğrencilik günlerimde "Yeni Asya"nın dolduruşuna gelmiş ve onun "sakat demokrat anlaşı"na uyarak, Cindoruk gibi birinin Genel Başkan seçilmesinde amigoluk yapmış olmaktan utanıyorum. Bu olayın üzerinden 25 yıl kadar geçti; bu süre zarfında, bu zatın Türkiye'yi inşa eden! nasıl bir hizmeti oldu, ben hatırlamıyorum. Bilen varsa yazsın lütfen. Türkiye'yi inşa eden bir hizmeti yok ancak, derin güçlerle "Türkiye'yi yıkıcı" faaliyetler içinde bulunduğu artık iyice gün yüzüne çıktı.

Kuru kalabalık olarak gösterilen kesim yaklaşık % 60 demiştim. Yani karikatürde gösterilen AK Parti ve MHP'ye oy verenlerin toplamı. Bu % 60 oranı size birşey hatırlatıyor mu? Evet bu kafa, toplumun % 60'ının aptal olduğunu iddia eden "Aziz Nesin kafasıdır". Diğer bir konu da, gazetenin topyekün yazarları ile birlikte bir kere bile "AK Parti" yazmadan ısrarla AKP yazmaya devam etmesidir. Bu şekilde, bunu yapan bütün şer güçlerle aynı safta yer aldıklarını görmüyorlar mı acaba? Israrla "AK Parti" yazmak da eleştirilebilir belki ancak, parti kendisini bu şekilde adlandırıyorsa, aksini yapmaktaki ısrarın amacı nedir?

Partizanlık yapmak gibi bir niyetim yok. Hiçbir partinin fanatiği de değilim. Ancak AK Parti'ye oy vermiş bir vatandaş olarak "kuru gürültücü kalabalık" sayılmak çok ağırıma gittiği için bunları kaleme alıyorum. AK Parti'nin hataları-eksikleri yok mu? Elbette var, zaten aksini beklemek saflık olur. Hatasız, kusursuz bir iktidar hiçbir zaman bulamayız. Özellikle vesajet sistemini değiştirmekte gösterdikleri ağırdan alma, benim de hoşuma gitmiyor. Partideki bazı kişilerin kendilerinin ve çevrelerinin cebini doldurmaları da hoş değil ancak, bugünkü şartlarda bundan kurtulmak mümkün görünmüyor. Meclisin yarıdan fazlasını oluşturan bir partiden milletvekili olmak için herkes bu partiye sızmaya çalışıyor. "En dürüst benim partim" diyenlere söylüyorum! Sizin partiniz de iktidar olsa, yine böyle yanlışlar olacaktır. Bunları hoş görmemiz mümkün değil ancak, elimizden geldiğince engel olmaya, parti yönetimini uyarmaya çalışmalıyız. Partinin hataları fazla gelmeye başlarsa, o zaman da halkın feraseti gereğini yapar, AK Parti'nin yerine daha uygun başka bir partiyi getirir.

Bediüzzaman Hazretleri diyor ki:
"Bence yol ikidir; mizânın (terazinin) iki kefesi gibi. Birinin hiffeti, ötekinin sıkletine geçer. Ben tokadımı Antranik ile beraber Enver’e, Venizelos ile beraber Said Halim’e vurmam. Nazarımda vuran da sefildir." (Sünûhat, s. 67). Buradaki Antranik ile Venizelos şerir insanlar. Enver ve Said Halim Paşalar ise, çok hataları olmakla beraber diğerleri kadar muzır değiller. "Terazinin iki kefesi" tabiri herşeyi açıklamaktadır. Terazinin bir kefesinin ağırlığını azaltırsanız, diğer kefe daha ağır basacaktır. Bahsimizde bu kefelere "AK Parti" ve CHP'yi koymak yanlış olmaz sanırım. Bu ifadeleri bahsimize uyarlarsak: "Ben CHP ile beraber AK Parti'ye vurmam. Nazarımda vuran da sefildir." denilebilir. Yeni Asya, CHP ile beraber "AK Parti"ye vurmakla kalmıyor; daha kötüsünü yaparak, CHP'den fazla "AK Parti"ye vuruyor. Sefilliğin boyutunu ferasetinize bırakıyorum.

Bugünkü şartlarda yaklaşık % 50 oy alan bir partinin iyi taraflarını görmeyip haksız şekilde eleştirmek akl-ı selim insanların yapacağı bir iş değildir. "Yeni Asya" gazetesindeki arkadaşlar güya Bediüzzaman Hazretlerinin görüşlerini esas alıyorlar ama maalesef yaptıkları fanatiklikten öte birşey değil. Bediüzzaman Hazretleri, sol bir partinin yani o zamanki CHP'nin başa gelmemesi için Menderes gibi bir demokratın desteklenmesi gerektiğini söylüyor ve açıkça destekliyor. "Yeni Asya" gazetesi ise demokratlık meselesini adeta din gibi değiştirilemez birşey olarak görmekte ısrar ediyor. Onlara göre demokrat misyon Menderes'ten sonra Demirel'e geçti ve Çiller-Cindoruk şeklinde devam ediyor (halifelik sanki mübarek). Buna göre bu şahısların işaret ettikleri parti % 1-2 de oy alsa yani karikatürdeki gibi "birkaç demokrat" da olsa desteklemek gerekiyor. Bu mantığın sakatlığını izah etmeyi bile abes buluyorum ancak, Bediüzzaman Hazretlerinin görüşlerine tamamen zıt bir amaca hizmet ettiklerini yazmak zorundayım. Bediüzzaman Hazretleri Menderes'i neden destekliyordu, çünkü onun karşısında en güçlü olan CHP vardı ve onun başa geçmesini istemiyordu. Peki "Yeni Asya" bugün ne yapıyor? Terazinin bir kefesindeki, en fazla oyu alan müsbet bir parti olan AK Parti'yi utanmazca eleştirerek zayıflatıyor, bunun karşısında yani terazinin diğer kefesinde olan CHP'yi dolayısıyla güçlendiriyor. Şimdi elinizi vicdanınıza koyup söyleyiniz, Bediüzzaman Hazretlerinin sözleri ve icraatları ile Yeni Asya'nın yaptıkları aynı şey midir yoksa tam tersi midir?

"Demokrat misyon" meselesini Demirel ve uzantılarının devredilemez şahsi malı gibi görmek ehli imana, nur talebesine yakışır mı? Bugün bu misyonu "AK Parti" üstlenmiş olamaz mı? Demirel'in desteklemediği hiç kimse demokrat olamaz mı (Demirel'in ne kadar demokrat olduğu ayrı bir tartışma konusu)? Bu arada, Demirel öyle diyor diye rahmetli Özal'ı o günlerde kıyasıya eleştirdiklerini de hatırlatayım. Bugün sağdan-soldan birçok insan "Türkiye'de müsbet manada en büyük değişiklikleri Özal yaptı" diyor ama "Yeni Asya"daki arkadaşları bunlar da uyandırmıyor. Bu seçimde DP, Haydar Baş ile ittifak ediyormuş. "Demokrat misyon" ve "birkaç demokrat!" Haydar Baş'a kadar düştü ancak, yine uyanmıyorlar.

AK Parti'nin hatalarını bahane ederek gücümüzü dağıtırsak, yaptığımızın sonucunu iyi düşünmeliyiz. AK Parti'yi zayıflatmanın CHP vb partilerin gücünü artıracağını görmeliyiz. Derin devletle hesaplaşma, hastanelerin durumu, yollar gibi yapılan iyi şeyleri de görelim. Bir süredir ülkede adeta devrim yaşanıyor ancak, kafalarını kum içine sokup bir de gözlerini kapatınca göremiyorlar elbette. Gül bahçesine girince dikenden fazla göze çarpan gülleri de görelim. Hiç olmazsa ergenekoncular kadar mantıklı düşünelim. Bakın ne yapıyorlar? Hedefimiz AK Parti'yi zayıflatmak, bunun için bölünmemeliyiz, gücümüzü zayıflatmamalıyız diyorlar? Oylar bölünmesin diye bazıları bağımsız aday olmaktan vazgeçiyor. Karikatürdeki "birkaç demokrat" safsatasına inanıp gidip "ebedi demokrat!" DP'ye mi oy verelim? Böylece belki oyu % 2'den %3'e çıkar da memlekete büyük hizmetler yapar, öyle mi?

Geçmişte DP-AP-DYP'yi iktidara getiren oylar kimin oyları idi? Karikatürde "kuru gürültücü kalabalık" olarak hakaret edilen insanların oyları idi. İlerde DP büyüse ve iktidara gelse, bu kimin oyları ile olacak? Tabii ki yine "kuru gürültücü kalabalık!" oyları ile. Yoksa "birkaç demokrat"ı kopyalayacak ya da dışardan seçmen mi ithal edeceksiniz? "Yeni Asya", Aziz Nesin kafasıyla hareket ettikçe, güdük kalmaya mahkumdur ve hiçbir zaman kendi gayreti ile "birkaç demokrat"ı iktidara getiremeyecektir. Zaten yaptıkları yayınlarla kendi okuyucusunu ve cemaatini bile ikna edememektedir. Peki, DP ilerde büyür ve iktidara gelirse, "Yeni Asya" o güne kadar yaptıklarında haklı mı olacaktır. Elbette ki hayır. CHP ve benzerlerine yaptıkları dolaylı destek, boyunlarında asılı kalacaktır. Böyle bir zaman geldiğinde bize düşen ise, illa "AK Parti" diye ısrar etmek değil, CHP gibi zararlı bir partinin iktidara gelmesini engellemek için, en güçlü müsbet partiyi desteklemektir. Bu parti bugün "AK Parti"dir. Yarın DP, SP, BBP, Has Parti veya başka biri olur, isim ve partiyi yönetenlerin kim olduğu hiç önemli değildir? Tek ölçümüz, iktidara gelebilecek "müsbet" bir parti olmasıdır. Benim Risale-i Nur'lardan öğrendiğim ölçü budur.

Öğrencilik günlerimde "Yeni Asya"da çalışan sevdiğim bir gazeteci ağabeyim şimdi Yeni Şafak'ta yazıyor. Bu seçimle ilgili 18 Nisan tarihli yazısının başlığı şöyleydi: "Ergenekonu içeri tıkanlarla meclise taşıyanların seçimi" (http://www.yenisafak.com.tr/Yazarlar/?i=26998&y=AbdulkadirSelvi). İşin özeti budur. Ergenekonun içeri tıkılmasında doğrudan veya dolaylı katkısı olan "AK Parti"yi mi destekleyeceğiz? Yoksa oylarımızı başka partilere bölerek (baraj altı olanlar çöpe gidecek), ergenekoncuları meclise taşıyan CHP'ye dolaylı destek mi olacağız? Mesele budur. Büyük düşünelim; armutun sapına, üzümün çöpüne takılırsak yanlış yaparız. Gül bahçesine girip de dikenden başka birşey göremeyenlere yazıklar olsun. Aziz Nesin ile aynı çizgide buluşan kafaya yazıklar olsun.
Selam ve saygılarımla...
Prof.Dr.Mehmet KARA


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder